HER ŞEY ÇOCUKLARIMIZ İÇİN...

HER ŞEY ÇOCUKLARIMIZ İÇİN...

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Okul Öncesi Eğitimi - HİKAYELER



ŞEKİLLER PİKNİKTE
     Hava çok güzeldi. Güneş gökyüzünde pırıl pırıl parlıyordu. Üçgen ve Kare piknik sepetleriyle birlikte parka geldiler ve Dairenin gelmesini beklemeye başladılar. Beklediler, beklediler, beklediler… Ama Daire hala gelmedi. Üçgen ve Kare, Daire’nin neden gelmediğini merak ettiler ve Daire’nin evine gittiler.
     Daire ve annesi bahçede konuşuyorlardı. “Daireciğim, bugün Üçgen ve Kare’yle pikniğe gitmeyecek misin?” dedi annesi. Daire “Gitmek istemiyorum. Üçgen’in üç tane köşesi üç tane kenarı var. Kare’nin de dört tane köşesi dört tane kenarı var. Ama benim ne köşem ne de kenarım var. Onlardan çok farklıyım. Keşke benim de köşelerim ve kenarlarım olsaydı.” dedi.
     Üçgen ve Kare bu konuşmaları duyunca çok üzüldüler. Onlar Daire’nin farklılığını çok seviyorlardı. Daire’nin yanına giderek “Hey Daire! Seni çok merak ettik. Nerede kaldın, neden bizimle oynamak istemiyorsun?” dediler. Daire “Ben sizden farklıyım. Benim köşelerim ve kenarlarım yok.” Dedi. Üçgen ve Kare “Oyun oynamak için köşe ve kenarlara ihtiyacımız yok. Önemli olan birbirimizi sevmemiz ve eğlenmemiz. Hepimiz birbirimizden farklıyız ve senin de farklılığını seviyoruz.” dediler ve birbirlerine sarıldılar.
     Üçgen, Kare ve Daire birlikte parka doğru yürümeye başladılar. “Parka kadar koşu yarışı yapalım mı?” dedi Üçgen. Kare ve Daire de “Tamam yapalım.” dediler ve koşmaya başladılar. Daire hop hop hopladı, zıp zıp zıpladı yuvarlanarak parka gelen ilk kişi oldu. Farklılığından dolayı artık çok mutluydu. Hemen arkasından Üçgen ve Kare de geldiler.
   Parktaki ağacın altına Dairenin getirdiği örtüyü serip oturdular ve sırayla piknik sepetlerindeki yiyecekleri çıkarmaya başladılar.
    İlk sepetini açan Üçgen’di. Bakalım Üçgen neler getirmiş? ( Üçgen peynir, üçgen şeklinde börek ve üçgen dilimli karpuz)
    Sepet açma sırası Kare’de. Bakalım Kare neler getirmiş? ( Kare şeklinde börek, kurabiye, peynir ve kare kutu süt)
    Son olarak Daire açtı sepetini. Bakalım Daire neler getirmiş? (Daire şeklinde domates, salatalık ve simit)
     Hep birlikte sohbet ederek yemeklerini yediler ve yemeklerini bitirdikten sonra sofrayı toplayarak parkta oynamaya başladılar. Birden Kare’nin gökyüzünde bir şey dikkatini çekti. Dikdörtgen’in uçurtması gökyüzünde salına salına uçuyordu. Kare “Aaa bakın ne kadar güzel!” dedi Üçgen ve Daire’ye. Hep birlikte uçurtmasını uçuran Dikdörtgen’in yanına gittiler “Merhaba Dikdörtgen. Ne kadar güzel uçurtman var.” dediler. Dikdörtgen “Merhaba. Abimle birlikte yaptık. İsterseniz size de öğretebilirim” dedi. Üçgen, Kare ve Daire “Yaşasııın!” dediler hep bir ağızdan “Malzemeleri alıp geliyoruz hemen” diyerek evlerine gittiler.
     Biraz sonra malzemeleriyle birlikte dikdörtgenin yanına geldiler. Dikdörtgen; Üçgen, Kare ve Daire’ye uçurtmanın nasıl yapılacağını anlattı ve hep birlikte uçurtmalarını bitirdiler. Artık uçurtmaları uçurma vakti. Uçurtmalar gökyüzüne doğru teker teker gökyüzüne doğru havalanmaya başladılar. Üçgen, Kare, Daire ve Dikdörtgen’in uçurtmaları gökyüzünde salına salına uçuyorlardı. Eve gitme zamanı geldi. Üçgen, Kare, Daire ve Dikdörtgen uçurtmalarını yavaşça indirdiler. Üçgen, Kare ve Daire uçurtma yapmayı öğrettiği için Dikdörtgen’e teşekkür ettiler ve evlerine gittiler.



DODİ ORMANDA GEZİYOR
O sabah orman cıvıl cıvıldı. Kaplumbağa Dodi, uykudan uyanmış, ormanda gezintiye çıkmıştı. Ağaçların arasında gezerken bir ses duydu. Acaba bu ses nereden geliyordu?Dodi,etrafına dikkatlice bakmaya başladı.Çayırların arasına baktı.Hiç bir şey yoktu.Dikenlerin arasına baktı hiç bir şey yoktu sesin nerden geldiğini bir türlü bulamadı.Dodi,biraz ilerledi sesler gelmeye devam ediyordu.Dodi,kafasını yukarı ya kaldırdı. Ağaç kabuğunda fındık yiyen sincabı gördü. Dodi, sesin  nereden geldiğini bulmuşu. Sincap dodi’ye”Meraba benim adım Tedi. Burada ne yapıyorsun? Dedi.
Dodi:”Meraba Tedi Benim adım Dodi tanıştığıma memnun oldum. Ben ormanda gezintiye çıktım birlikte gelim mi ?” dedi. Ve Tedi ile Dodi birlikte ormanda gezintiye çıktılar.
Tedi:” O sırtındaki nedir öyle? “dedi.
Dodi: Sırtımdaki benim evimdir. Tehlikelerden korunmak için evime saklanırım. Uykum geldiği zaman evimin içine girer mışıl mışıl uyurum” dedi. Ve ormanda gezintiye devam ettiler.



KAPLUMBAĞA EVİ
Ayşe be Fatma bahçede oyun oynuyorlardı. Ayşe otların arasında bir şeyin hareket ettiğinin gördü. Heyecanla oraya doğru ilerledi. Taşa benzeyen hareketsiz bir şeydi ama o zaman otları nasıl hareket ettirebilirdi ki. Hemen yanına Fatma’yı çağırdı. Ayşe otların hareket ettiğini ama geldiğinde otların hareket ettirebilecek hiçbir şeyin olmadığını söyledi. Fatma belki rüzgar hareket ettirmiştir otu dedi
Ayşe: “Havada rüzgar yok ki “dedi.
Fatma: “Doğru elimize alıp bakalım. “ dedi
Ayşe ve Fatma ellerine almaya çalısınca birden taş hareket etti. Ayşe, Fatma geriye çekildi ve izlemeye başladılar. Kaplumbağa önce ayaklarını sonra kafasını çıkardı kabuğundan. Ayşe ve Fatma o kadar şaşkınlardı ki bunu nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Bu sırada Fatma’nın annesi Mine teyze yanlarına geldi.
“Böyle şaşkın şaşkın neye bakıyorsunuz.” dedi.
Fatma olanları anlattı Mine teyze ise o bir kaplumbağa sırtındaki ise onun evi kaplumbağayı tehlikelerden korur. Güvende olduğunu hissettiğinde ise evinden dışarıya çıkar.



      TOSTOS VE MİMİ
Bir gün Tostos uyandı. Ormanda gezintiye çıkmaya karar verdi. Yavaş hareketlerle yola koyuldu. Biraz yürüdükten sonra tesbih böceğiyle karşılaştı. Ne kadar da değişik bu böcek diye düşündü. Yanına yaklaştı. Aa! O da nesi böcek bir anda kayboluverdi. Yerinde sadece bir top kalmıştı. Tostos çok şaşırdı. ’Hey tespih böceği neredesin, nereye kayboldun? Sadece konuşmak istemiştim.’dedi. Birden top hareketlenmeye başladı. Kaplumbağa korktu ve geriye doğru bir adım attı. Top yavaş yavaş açıldı, içinden tespih böceği çıktı.’Merhaba.’dedi. ’Merhaba..’ diye kekeledi Tostos.’ Benim adım Mimi. Ya seninki ne?’dedi tespih böceği. Tostos: ’Ben de Tostos. Ama sen az önce kayboldun. Burada bir top vardı. Şimdi ise o yok ve sen varsın Mimi. Neler olduğunu anlamıyorum. ’dedi. Mimi gülümsedi. ’Ben bir tespih böceği olduğum için tehlikeli bir şey olduğunu hissettiğim zaman kendimi top gibi yapabilirim. Bu benim özelliğim. ’dedi. Tostos hayatında hiç böyle bir şey duymamıştı. ’Yaa öyle mi diyebildi. ’O da tehlike sezdiği zaman kendini kabuğuna saklıyordu ama kabuğu aynı zamanda onun yuvasıydı da. Tostos, Mimi’nin de yuvasının kabuğu olduğunu düşündü. ’Ben de bir tehlike sezdiğimde kabuğuma saklanıyorum. Kabuğum aynı zamanda benim evim. Senin için de öyle mi Mimi? dedi.’Mimi ‘Hayır’ diye cevap verdi. ’Ben toprağın altında yaşıyorum. ’Tostos;’ Anladım, ikimizde korktuğumuzda kabuğumuza saklanabiliyoruz. Fakat yuvalarımız ikimiz içinde kabuğumuz değil. Sen toprakta yaşıyorsun. Bense yuvamı sırtımda taşıyorum. ’Mimi ‘Evet Tostos, seninle tanışmak çok güzeldi. Fakat annem bekliyor. Gitmeliyim. ’dedi. Ben de çok memnun oldum tanıştığımıza. Güle güle.’dedi. Mimi hızla evine doğru yöneldi. Tostos yeni arkadaşlar bulmaya giderken ‘Keşke Mimi’ de yuvasını sırtında taşıyor olsaydı.’diye düşünmeden edemedi.




KOKO İLE ORMANDA
Günlerden birinde güneş tüm parlaklığıyla göğe yükseliyordu. Kaplumbağa koko çoktan uyanmıştı. Güzelce kahvaltısını yaptı ve yola koyulmak için hazırlandı. Bu gün yine çok güzel bir gün olacaktı. Diğer arkadaşlarıyla birlikte ormanda gezintiye çıkacaklardı. Hazırlanması bittikten sonra yola koyuldu. Arkadaşlarını buluşacakları yerde görünce onlara seslendi. 'Merhaba arkadaşlar nasılsınız ?' Onlarda karşılık verdi. 'iyiyiz sen nasılsın koko? 'bende iyiyim hadi herkes geldi ise gezimize başlayalım' dedi. Konuşarak, gülüşerek ormanda ilerliyorlardı. Birden arkalarından bir ses geldi. Bu bir yürüme sesiydi tak tak tak. Koko arkasına döndü bir baktı ki bir sürü insan onlara doğru yürüyordu. Koko arkadaşlarına herkes kenara çekilsin biz  yerdeki çimen ve taşlarla aynı renk olduğumuz için bizi fark etmeyebilirler dedi. Hızlıca kenara çekildiler ve insanların geçmesini beklediler kimseye bir şey olmamıştı. Koko ormanda bizi görmemelerini istersek bu şekilde gizlenebiliriz bence bu çok eğlenceli dedi. Sonra ormanda gezdiler, oyunlar oynadılar. Eve dönme vakti gelmişti. Hepsi dikkatli bir şekilde evlerine döndüler. Böylece bir gün daha sona erdi.



AYŞE'NİN TOSTOSU
   Ayşe kıvırcık saçları mavi gözleri ve bembeyaz teni olan çok tatlı bir kızmış. Bir gün babası -'Ayşe bugün seninle hayvanat bahçesine gideceğiz' demiş. Ayşe:  -'Çok sevindim babacığım, hemen hazırlanıyorum demiş. Babasıyla birlikte hayvanat bahçesine gittiler. Burada bir sürü hayvan vardı. Atlar, aslanlar, penguenler, tavus kuşları... Ayşe: -'Ne kadar güzeller değil mi babacığım dedi. Babası: -' Evet kızım' dedi.
   Ayşe gezerken çok değişik bir hayvan gördü. Bu bir kaplumbağaydı. Ana daha önce hiç bu kadar büyük bir kaplumbağa görmemişti. Babasına: -'Babacığım baksana ne kadar büyük bir kaplumbağa' dedi. Babası: -'Evet canım bu çok büyük ve özel bir kaplumbağa üstelik bayağıda yaşlı' dedi. Ayşe: -'Babacığım yaşlı olduğunu nerden anladın? dedi. Babası: -' Bak Ayşe'ciğim kaplumbağanın üzerindeki halkalar bize yaşını gösterir' dedi. Ayşe çok şaşırmıştı bir kaplumbağa beslemek istedi. Yediği elmadan ona da verdi. Babası: -'Aferin sana canım hep böyle ol hayvanları besle ve onları sev.'  dedi. Hayvanat bahçesinde bir görevli Ayşe'ye bir su kaplumbağası hediye etti. Çok sevinen Ayşe görevliye teşekkür etti.  Babası: 'Ayşeciğim kaplumbağana ne isim vereceksin. 'dedi. Ayşe: -'Onun adı Tostos dedi. Tostos'u çok sevdi. Ona ve diğer hayvanlara hep iyi baktı.




ORMAN
Kaplumbağa Tori arkadaşlarını yanına gitmek için yavaş yavaş ilerliyordu ama etrafta kimseler yoktu. Önce sincap Levi’nin evine gitti. Levi evinde yoktu. Sonra tavşan Suri’ye bakmaya karar verdi. O da evinde yoktu. Tori’yi iyice meraklandı tüm arkadaşları nerede olabilirdi. Sonra ileride ellerinde testere olan insanlar gördü biraz korktu. Onların yaşadığı ormana zarar verebileceğini düşündü bunun olmasını hiç istemiyordu. Çünkü orman tüm canlıların beslendikleri ve yaşamını sürdüğü yerdi. Gözü bir yere toplanmış arkadaşlarına ilişti hemen yanlarına gitti ve neler olduğunu sordu
Suri ormana giren insanlardan saklanıyoruz ve insanların ağaçları kesmemeleri için neler yapabiliriz diye konuşuyoruz. Tori “İnsanlarla konuşabiliriz ormanın güzel bir yer olduğunu ağaçlar olmasa yaşamayacağımızı anlatırız. Dedi. Levi evet insanlarla konuşup ağaçları kesmemelerini sağlayabiliriz.
Tori söze başladı.” Merhaba sizinle küçük bir yolcuğa çıkmak istiyoruz.”
İnsanlar bu teklifi kabul etti.
Tori: “ormanlar bizim akciğerimizdir onlar olmasa nefes alamayız dedi önce sonra devam etti onlara dallardaki kuş yuvalarını ağaç kavuklarındaki hayvanların evlerini gösterdi ve ağaçları keserlerse tüm canlılara zarar verebileceklerini söyledi.
Tüm bunları dinleyen insanlar yaptıkları hatayı anladılar ve tüm canlılardan özür dileyerek uzaklaştılar. Ormandaki tüm canlılar bu haberi duyunca neşe içinde dans edip oynadılar.



ALİ VE KAPLUMBAĞASI
Bir Pazar günü Ali ve ailesi ormana pikniğe gitmeye karar verirler. Bunu duyan ali çok sevinir ve babasına pikniğe kaplumbağamı da götürebilir miyim? Diye sorar. Babası Ali’nin bunu çok istediğini görünce tabi ki kaplumbağanda bizimle gelebilir der. Ali kaplumbağasını da aldı yanına ve şarkılar söyleyerek ormanın yolunu tutular. Yol boyunca şarkılar söyledikleri için zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. Ali anne ve babasında izin isteyerek kaplumbağasıyla birlikte yürüyüşe çıktı.
Kaplumbağa Ali’yi çok seviyordu. Oda gezdiği için çok mutluydu. Etrafa bakarken uçan bir kelebek gördü ve çok şaşırdı kaplumbağa ilk defa bir kelebek görmüştü. meraklı bir şekilde “sende kimsin?” dedi. Kelebek: ”ben bir kelebeğim tüm gün kırlarda uçarım arkadaşlarımla oyunlar oynarım. Senin hiç arkadaşın yok mu? Dedi.
Kaplumbağa: Hayır benim hiç arkadaşım yok. Evim de çok uzakta. Kelebek şaşırır çünkü ormanda çok kaplumbağa vardır. Başka bir ormanda yaşadığını düşündü. “peki, senin evin nerede?” Ben Ali ile aynı evde yaşıyorum ormana da ilk defa geldim.” Dedi. Kelebek” ben hemen geleceğim.” dedi. Bir süre sonra yanında bir sürü kaplumbağayla geldi. Kaplumbağa çok şaşırmıştı bir yandan da çok mutluydu. Dönme vakti geldiğinde. Onun mutlu olduğunu gören Ali “anne ve babasına kaplumbağasının ormanda diğer arkadaşlarıyla birlikte yaşabilir mi? “diye sordu. Anne ve babası “çok güzel düşünmüşsün Ali” dediler ve kaplumbağa ile Ali ayrıldılar ali sık sık ziyaretine geleceğini söyledi kaplumbağa gerçek evinde olduğu için çok mutluydu.


ÇEVRECİ KAPLUMBAĞA
Kaplumbağa Taku ormanda yaşayan çok tatlı bir kaplumbağaydı. Ormanda her gün temizlik yapılırdı. O gün kime temizlik görevi verildiyse o gün ormanı o temizlerdi. Toku diğer hayvanların ormanı temizlediği günler yediklerine içtiklerine dikkat etmez, yerlere çöp atardı. Ayı Teddy bir gün Taku’nun yanına gelip ‘Taku neden böyle yapıyorsun, bak biz çok yoruluyoruz’ dedi. Taku onu dinlemeyip kabuğuna çekildi. Taku’nun bu halini gören diğer hayvanlar aralarında anlaşıp ormanı kirli bıraktılar. Sıra Taku’nun temizlik yapma gününe geldi. Taku kabuğundan çıkıp etrafa baktı Etraf ne kadar kirli 
gözüküyordu. Hem de çok kokuyor kötü gözüküyordu. Taku çöpleri yere attığı zamanları hatırlayıp çok üzüldü. Orman çok kirli olduğu için o gün çok yorulmuştu. İşi bitince diğer hayvanların yanına gelip;’ Hepinizden çevremizi kirlettiğim için özür dilerim’dedi. O günden sonra orman hep tertemiz kaldı. Hayvanlar dostça yaşadı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder