HER ŞEY ÇOCUKLARIMIZ İÇİN...

HER ŞEY ÇOCUKLARIMIZ İÇİN...

5 Mayıs 2015 Salı

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇOCUK ve TELEVİZYON


Değerli Anne ve Babalar,
20. yüzyılın en büyük buluşları arasında kitle iletişim araçları yer almaktadır. Bunlar
arasında şüphesiz en önemli yeri televizyon alır. Televizyon insanlık tarihi adına büyük
gelişmeler sağlamış olup, bugün bile insanlık açısından etkileri tartışılmaz bir noktada
yerini korumaktadır. Belki de aile hayatını televizyondan önce ve sonra olarak ikiye
ayırmak mümkündür. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi olarak, ilk paylaşımımızda
televizyonun etkilerine değindik.
Faydalı olması dileğiyle...

Televizyonun kullanım nedenlerine bakıldığında çocuklar ve yetişkinler arasında fark
vardır. Yetişkinlerin çoğu televizyonu eğlenmek amacıyla izlerken, çocuklar eğlendirici
buldukları televizyonu, dünyayı tanımak ve anlamak için izlemektedirler. Televizyonun
etkilerini değerlendirirken çocukların televizyonu ne amaçla izlediklerini unutmamalıyız.

Biliyoruz ki televizyonun çocuk gelişiminde faydalı olup olmadığı sık sık tartışma konusu
olur. Televizyonun çocuk, ergen ve yetişkin üzerindeki etkilerini yalnızca olumsuz olarak
değerlendirmek yanlış olacaktır. Ancak yine de bireyin gelişiminde kritik öneme sahip 0-3
yaş döneminde (doğum öncesi dönemden sonra gelişimin en hızlı olduğu dönem)
televizyonun olumsuz etkilerinden daha sık bahsedilmesi doğaldır. Okul öncesi dönem
olarak adlandırdığımız 0-6 yaş dönemini, televizyonun etkileri bakımından iki gruba
ayırabiliriz. Gelişimin en hızlı olduğu dönem olan 0-3 yaş grubu ve gelişim dönemlerinde
kazanılanların yavaş yavaş yerine oturduğu 4-6 yaş grubu olarak ayrı ayrı incelememiz,
konuyu daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.

0-3 yaş grubuna olan etkiler

Günümüzün yoğun çalışma temposunun birey üzerinde yarattığı baskıyı biliyoruz. Buna
bir de anne ve baba olmanın sorumluluğu eklendiğinde günlük rutin işlerin tamamlanması
bile çok güç olabiliyor. Bunun yanında ikinci bir çocuğun dünyaya gelmesi, anne ve
babanın kendine ait sorunları, uzun süren hastalıklar, çalışılan ek işler, evin rutin fakat
uzun süren işleri gibi durumlardan dolayı anne ve babalar çocuklarıyla istedikleri gibi
ilgilenememektedirler.
0-3 yaş döneminde çocukların zihinsel gelişimi hızlı olduğundan onlara uyaranlar
açısından zengin ve aktif bir ortam sunabilmek önemlidir. Bunun yanı sıra, zihinsel
gelişimin en yüksek noktaya ulaşmasında duygusal gelişimin rolü çok fazladır. Kendini
mutlu ve güvende hisseden çocukların, zihinsel beceri gerektiren faaliyetlerde
potansiyellerini daha rahat ortaya koyabildiklerini görmekteyiz. Bu dönemde bebeği
okşamak, kucaklamak, onunla konuşmak, oynamak, onu gezdirmek artık klişe bir söz
olmuş olan “çocukla kaliteli zaman” geçirmek yukarıda sözünü ettiğimiz iki gelişim
alanının ihtiyaçlarını karşılamak açısından hayati önem taşımaktadır.
3 yaş, çocukların kendilerini bağımsız hissettikleri ve paralelinde de sosyalleşmeye
başladıkları yaştır. Onların sağlıklı sosyalleşebilmeleri için dil gelişimlerinin beklenen
düzeyde olması gerekmektedir. Annenin, babanın ve/veya ilgilenen diğer kişilerin çocukla
kuracakları yakın ve aktif ilişki; çocuğun çevresi ile ilgilenmesi ve insanlara duygusal
yakınlık kurabilmesi için ayna görevini görecektir.
0-3 yaş döneminde TV’nin karşısında uzun saatler geçiren bir çocukta konuşmaya
başlamada, jest ve mimiklerin gelişmesinde gecikmeler ve yetersizlikler görülecektir.
Çocuğun konuşmayı öğrendiği bu dönemde en çok ihtiyacı olan şey, kazandığı bu beceriyi
çevresindeki doğru modellerle geliştirmektir. Bu da ancak çocukla birebir ilgilenmek,
onunla konuşmak, oyunlar oynamak ve çevresini uyaranlar açısından zenginleştirmek
yoluyla olmaktadır. Böyle kritik bir dönemde sürekli televizyon karşısında kalan çocuk
“pasif” hale gelmekte ve iletişim kurma konusundaki motivasyonunu kaybetmektedir.
Pasif hale gelen çocuk, süre uzadığında, kendi halinde olmaktan rahatsızlık duymama,
seslenince bakmama, göz kontağı kuramama, yaşıtlarına karşı ilgisizlik, kendi etrafında
dönme, sallanma, yaşadığı ortamda canlı varlıklardan çok cansız varlıklara karşı ilgi
duyma, cümle kurmak yerine daha basit kelimeler ile kendini ifade etme gibi sıkıntılar
yaşayabilir.
Dolayısıyla kritik bir öneme sahip olan 0-3 yaş döneminde, anne ve babaların çocuklarını
televizyondan uzak tutmaları önemlidir. Çocuğu televizyonun yarattığı edilgen bir ortama
sokmak yerine, uyaranları yoğun bir şekilde fark edebileceği, fiziksel olarak hareket
edebileceği, kendisiyle ilgilenen kişiyi model alabileceği ve böylece sosyal ilişki kurmayı
öğrenebileceği ortamlar sunmak 0-3 yaş çocukları için yapacağımız en büyük özveri
olacaktır.

3-6 yaş grubuna olan etkiler

0-3 yaş grubunda olduğu gibi bu dönemde de çocukların gelişimleri hızlıdır. Fiziksel
gelişimleri onları birçok faaliyette yetişkinlerin yardımından bağımsız kılmıştır.
Çevrelerinde belli bir hakimiyetleri olduğunu kanıtlama çabası içindedirler.
Dil gelişimi bu dönemde de önem taşımaktadır. Sürekli yeni kelimeler kazanmakta ve
bunları sık sık kullanma isteği içerisindedirler. Bu süreçte özellikle günlük yaşamda çok
fazla kullanılmayan, argo kelimeler çocukların dikkatini çekmektedir. Çizgi filmlerde dahi
argo kelimelere ne kadar yer verildiğini düşünecek olursak çocukların öğrenme
süreçlerinde televizyona ne derece dikkat etmemiz gerektiğini daha kolay kavrarız.
Okul öncesi dönemde çocukların zihinsel gelişimi, onların olayları ve sonuçlarını somut
olarak algılamalarını sağlar. Bu dönemde çocuklar, her şeyi gerçekmiş gibi algılama
eğilimindedirler. Bu nedenle televizyonda izledikleri her şeyin gerçek hayatta
yapılabilecek şeyler olduğu tuzağına kolayca düşmektedirler. Bu durum onların çizgi film
kahramanlarının yaptığı hareketleri yapmaya çalışmalarına neden olabilmektedir.
Çocukların televizyonda gördükleri şiddet sahnelerinden etkilenmeleri de üzerinde
durulması gereken önemli bir konudur. Çocuklar bu görüntülerden aşırı derecede
etkilenebilirler. Sonrasında akla gelen görüntüler ve düşünceler, onları günlerce rahatsız
edebilir. Çocukların zaman zaman gerçek dışı şeylerden korkmaları nedeniyle odalarında
yalnız yatmak istemediklerini hatırlamalıyız.
Unutulmamalıdır ki çocukluk çağında yaşanan her deneyimin ileriki yıllarda bir yansıması
olacaktır. Bu nedenle televizyon gibi iletişim araçlarından mümkün olduğunca, eğitim
amaçlı yararlanmaya özen gösterilmeli, eğlence amaçlı kullanımına sınırlı bir süre
ayrılmalıdır. Bütün bu önlemler duygusal zekası yüksek çocuklar yetiştirmemize de
yardımcı olacaktır.
Son olarak siz anne ve babalara birkaç önerimiz olacak…

Ne Yapmalı?

  • Öncelikle televizyonu ne sıklıkla izlediğinizi belirleyin. Unutmayın birçok süreçte olduğu gibi televizyon izleme alışkanlığında da çocuğunuz sizi model alacaktır.
  •  Televizyonu sürekli açık tutmayın. 
  •  Yemek yediğiniz odada televizyon varsa kapalı tutmaya çalışın.
  • Televizyonu çocuğunuz huysuzlandığında ya da ağladığında susturmak amacıyla kullanmayın.
  • Kendinize zaman ayırabilmek için televizyonu yardımcı olarak görmeyin.
  • Çocuğunuzun televizyon izleme süresini siz belirleyin (bu süre okul öncesi dönemde günde 1 saati geçmemeli) ve bu konuda taviz vermeyin.
  • Çocuğunuz siz yokken evde bakıcı ile vakit geçiriyorsa televizyona getirdiğiniz sınırlama hakkında mutlaka konuşun.
  • Çocuğunuzun öğrenme sürecine yardımcı olması için kitaplardan destek alın.
  • İzlediği programları birlikte seçin ve mümkün olduğunca beraber izlemeye gayret gösterin. Böylece hem birlikte yorum yapma imkanınız olur hem de bilmediği kavramlar karşısında rehberlik etmiş olursunuz.
  • İzlediği programlarda gerçek olan ve olmayan arasındaki farkı açıklayın.
  •  Şiddet içeren çizgi filmleri ve büyüklere hitap eden dizileri izlemesine asla izin vermeyin.
  •  Ailece birlikte oynayabileceğiniz oyunlar bulmaya çalışın. Bu oyunları oynarken çocuğunuzun gelişim alanlarıyla ilgili gelişmeleri de fark edebilirsiniz. 
  •  Günlük işlerinize çocuğunuzu da dahil etmeye gayret gösterin. Örneğin siz yemek yaparken çocuğunuz sizin resminizi yapabilir. Böylece sürekli televizyon izleme fikrini kafasından uzaklaştırabilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder